İş Sağlığı – Güvenliği ve K@lite

 

Ceta dünyası Sayı.3 Temmuz 2001

Bilgin CANDEMİR

 

Kalite olgusu, günümüzde büyük zorluklar gösteren  pazar yaratma ve pazara sahip olma çalışmalarında olmazsa olmaz bir noktaya gelmiştir. İş sağlığı ve güvenliğinin de kalite yaratmada önemli bir sistem bütünü olduğu bilinmektedir.

Eski dönemlerde emek yoğun işletmelerin yaygın olduğu dönemlerde insanlar sadece üretim heyecanı ile çalışırken oldukca yoğun zayiatlar vermiştir. Daha sonraları bu tecrübeleri sayısal değerler haline getirerek, analitik düşünce analizleri ile insan yaşamı da kaliteye kavuşmuştur. Demek ki kalite bir sonuç süreci, iş sağlığı ve güvenliği de bu sürecin en önemli ayaklarından biridir.

Ülkemizde kayıt (sayısal değer) açısından durum hiç de iç açıcı değildir. Altmış küsür milyon nufusumuzun en az çalışabiliri 30 milyon kabul edebiliriz. Bu kabulle SSK verilerine baktığımızda 5 milyon kayıtlı çalışan bulmaktayız. Ve maalesef bu 5 milyonluk çalışanın iş kazaları verilerine baktığımızda ölümlü ve ciddi kazaların değerlerini uc değerler olarak bulabiliyoruz. Ara değerler çok yanıltıcı. Diğer bir anlamda, ülkemizde ara değerler (yaralanmadan atlatılan veya hafif yaralanmalar) içeren kazalar çok az. Bu değerler işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği politikalarının oluşmamasını sağlamakta veya  çok az katkıda bulunmaktadır. Tabi bu durumda ciddi ve büyük işletmeler kendi verilerini (daha geniş yönetim sistemleriyle), veri bankalarını oluşturmaktadırlar. 1999 yılında İngiltere’de yapılan bir araştırmada yaralanmalı iş kazaları ile işle ilgili hastalıklar ve yaralanmasız kazalarının maliyeti, toplam İngiliz şirketlerinin karlarını %5~10 arasında azaltmıştır. (Ruhi ÖKTEM-Mühendis ve Makina Sayı 472) Ülkemizde böyle bir hesabı yapmak mümkün değildir. Maalesf veri yokluğu ve olanın da inandırıcı olmaması nedeniyle sayısal bir değer çıkarmak mümkün olmamaktadır. Halbuki bir işletme masraflarına ne kadar hakimse kâr realizasyonunu o kadar etkin kılar.

Peki ne yapmalıyız? İlk aklımıza gelen verileri bir sistem içinde tutmaktır ve araştırmacılara kolayca ulaşmasını sağlamaktır. İş kazalarında en esas belge iş kazası raporudur. Bu raporda vazgeçemeyeceğimiz yedi soruyu şöyle sıralayabiliriz.

1-     Kazaya neden olan etken ve etkenler nelerdir?

2-     Kazaya uğrayanın kimliği?

3-     Kaza ne zaman olmuş?

4-     Kaza nerede olmuştur?

5-     Kaza niçin olmuştur?

6-     Nasıl önlenebilirdi?

7-     Tekrarı nasıl önlenir?

Tabiidir ki, bu soruların cevaplarını mümkün olduğunca çok fazla bilgi ile toplayıp en doğru tanıyı bulmak gerekir. Bu bakımdan araştırılacak hususları da şöyle sıralayabiliriz. (MESKA VAKFI Başkanı ve İş Güvenliği Müşaviri Oktay TAN’ın notlarından)

1-     Özel bir çalışma sisteminin oluşturulması ve bu sistemin güvenli olup olmadığı,

2-     İşin iyi bir uygulama prosedürü ile uyum içinde yapılıp yapılmadığı,

3-     Kazaya neden olabilecek durumların açıklanıp açıklanmadığı, yeterli talimat ve eğitimin yöneticiler dahil verilip verilmediği,

4-     Makina ve ekipman kullanımında,

a-     Yapılan işin uygunluğu,

b-     Ekipmanın sağlamlığı ve gerekli operatörlerin eğitimli olduğu,

c-      Güvenli bir kullanım için satın alınması sırsında makine koruyucularının üzerinde olduğu,

d-     Periyodik kontrol ve deneylerinin düzenli yapılmış olduğu,

5-     Kişisel koruyucu malzemelerin önemi, kullanım yerleri ve şekilleri hususunda eğitim verilip verilmediği,

6-     Çevre koşullarının durumu, örneğin çalışma alanının dağınık ve düzensiz olması, havalandırmanın, aydınlatmanın veya termal konforun bozuk olması gibi olayların iş kazası sırasında iş kazasına etki edip etmediği,

Araştırılmalıdır.

Kazaların nedenini “dikkatsizlik” olarak nitelendirmek, “dikkat etmesi gerekirdi” gibi basit ifadelerle geçiştirmek kesinlikle çok yanlış bir düşünce tarzıdır.

Sonuç olarak, hatalı ve tehlikeli davranışlar hemen iyileştirilme çabasına dönüştürülmeli, yeni teknolojiler ve deneyimler ile uygulamalar zenginleştirilmelidir. Bu sayede kaliteli yaşam hepimizin olacaktır.