ÇSGB
TARAFINDAN HAZIRLANAN VE İŞ GÜVENLİĞİ ALANINDA ÇALIŞACAK MÜHENDİSLERİN
GÖREV VE YETKİLERİNİ DÜZENLEYEN YÖNETMELİK İPTAL EDİLDİ
18, Tem
2006 - 10:12 AM Haberin kaynağı için tıklayabilirsiniz
Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliği
Atatürk Bulvarı
No:131 Kat:9 Bakanlıklar 06640 ANKARA
Tel:
0 312 418 12 75 Faks: 0 312 417 48 24
TMMOB lehine bir yargı kararı daha
çıktı.
Danıştay 10. Dairesi TMMOB tarafından açılan dava sonucunda TMMOB'yi
haklı görerek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından
hazırlanan ve 20.1.2004 tarih - 25352 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
"İş Güvenliği İle Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki
ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 4.
maddesindeki "iş güvenliği uzmanı" tanımını ve 5, 7, 8, 9, 10, 11, 12,
13, 14, 15 ve 16. maddelerinin iptaline karar verdi.
T.C. DANIŞTAY ONUNCU DAİRE
Esas No : 2004/6075
Karar No :
2006/2159
Davacı :
Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği
Vekili :
Nurten Çağlar Yakış.
Davalı :
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı-ANKARA
Davanın Özeti :
20.1.2004 tarih ve 25352 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "İş Güvenliği
İle Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve
Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 4.,
5., 7., 8., 9., 10., 11., 12., 13., 14, 15., 16. ve 17. maddelerinin;
4857 sayılı İş Kanununun 82/2. maddesi Yönetmeliğin hazırlık aşamasında
TMMOB'nin görüşünün alınmasını zorunlu kılmasına karşın idarenin, görüş
almadan Yönetmeliği hazırlayarak yürürlüğe koyduğu, Yönetmeliğin
"Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin, 4857 sayılı Yasanın 82. maddesinde
belirtilen "görevli mühendis" ibaresine aykırı olarak sayma yoluyla
mühendislik disiplinlerini daralttığı, 7. maddenin, bugüne kadar meslek
odasından iş güvenliği uzmanlığı belgesi almış olan mühendislerin
kazanılmış haklarını yok saydığını ve maddenin başlığının "iş Güvenliği
Uzmanının Nitelikleri" olarak belirlenmesine karşın madde hükmünde
nitelik tanımlaması ve kriterine yer verilmediği, sertifika sınıflarının
düzenlendiği 8. maddeyle Bakanlık bünyesinde çalışanların ayrıcalıklı
kılındığı ve sınavsız sertifika hakkı verildiği, Yasanın 82. maddesinde
"mühendis veya teknik eleman" sınırlaması yapılmasına rağmen Bakanlık
bünyesinde çalışan tüm müfettişlerin kapsama dahil edilerek işletme,
hukuk, iktisat v.b. fakülte mezunlarına da iş güvenliği uzmanlığı
yolunun açıldığı, Eğitim ve Sınav Konuları ile ilgili 9. maddede
düzenlenen İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Komisyonunda Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliğinin bir üyeyle temsiline yer verilmesinin Birliğin
etkin olmasını engellediği, Yönetmeliğin 10. maddesiyle iş güvenliği
uzmanlarına sertifika sınıfına göre çalışma esasının getirilmesinin özel
bir alan olan iş güvenliği alanının sınıflandırılmasına yol açtığı ve
risk gruplarına göre çalışma sonucunu doğurduğu bu yöntemin ise
işyerlerinin hangi risk grubuna gireceği konusunda ülkemizde yeterli
bilimsel verinin bulunmaması nedeniyle uygulanmasının bilimsel
olmayacağı, iş güvenliği uzmanının hizmet süresiyle ilgili 11. maddede
belirlenen hizmet süreleriyle İş Kanununun amaçladığı güvenlikli iş
ortamının sağlanamayacağı, Yönetmeliğin 12, 13 ve 14. maddelerinin 11.
maddeyle çeliştiğini çünkü iş güvenliği uzmanının anılan maddelerde
belirlenen, görev, yetki ve sorumluluklarının 11. maddede belirlenen
hizmet süresinde yerine getirilmesinin olanaklı olmadığı, iş güvenliği
uzmanının işverenle sözleşme yapmasını düzenleyen 15. ve sözleşmenin
herhangi bir nedenle geçerliliğini yitirmesi halinde, bu durumun idareye
bildirilmesini öngören 16. maddesinin söz konusu nitelikleri itibarıyla
iş güvenliği uzmanını işverene bağımlı hale getirdiği, Yönetmeliğin
yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin belirlendiği 17. maddenin ise bu
şekliyle Bakanlık personelinin sınavsız sertifika sahibi olmasının
sağlanmasına yol açarak Bakanlık personeli lehine fiili durum
yaratıldığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti:
3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanununun 82. maddesi,
Anayasanın 124. maddesi hükümleri gereğince dava konusu Yönetmeliği
çıkarma konusunda idarenin yetkili bulunduğu, Yönetmelik yürürlüğe
konulmadan önce taslak halinde TMMOB'liğine gönderilerek görüşleri
alındıktan sonra yürürlüğe konulduğu, hazırlık aşamasında Avrupa
Birliğine üye on üye ülkenin iş güvenliği uzmanlarının eğitim düzeyleri
ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimine kabul kriterleri incelenip dikkate
alındığı, 4857 sayılı iş Kanununun 82. maddesinde yer verilen "iş
güvenliği ile görevli mühendis ve teknik eleman" ifadesi ile her iki
meslek grubunun da uzman olarak istihdamına olanak sağlandığı," iş
güvenliği uzmanı" ifadesi ile iş güvenliği ile görevli mühendis veya
teknik elemanların nitelendirildiği ve bu nitelemenin 4857 sayılı
Yasanın 82. maddesiyle çelişmediği, TMMOB'nin görüşü alınmak üzere
gönderilen Yönetmelik taslağıyla ilgili olarak mühendislik branşları ile
ilgili herhangi bir öneride bulunulmadığı yalnızca Üniversitelerin diğer
bölümlerinden mezun olup da işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yüksek
lisans yapmış olanların teknik eleman tanımına sokulmasının bilimsel
gereklere uygun olmadığının belirtildiği, en üst düzey (A) sınıfı
sertifikaya sahip olabilmek için Yönetmelikle getirilen teorik ve pratik
eğitim süresi, sınav koşulu, iş yeri tecrübesi dikkate alındığında iş
güvenliği uzmanları için Yönetmelikte öngörülen eğitim sürelerinin
Üniversitelerde verilen uzmanlık programı süresinin çok üzerinde olduğu,
Bakanlık bünyesinde denetim yapan iş sağlığı ve güvenliği
müfettişlerinin bu göreve gelmeden önce sınava girdikleri 3 yıl süren
müfettiş yardımcılığı eğitiminden sonra mesleki deneyim kazanarak iş
müfettişi unvanını aldıkları, idare bünyesinde görev yapan müfettişlere
iş güvenliği uzmanlığı sertifikası verilirken belli bir süre çalışma
deneyiminin arandığı, Yönetmeliğin 8/a maddesinde sözü edilen iş
müfettişlerinden, yalnızca mühendis ve teknik elaman olan müfettişlerin
anlaşılması gerektiği, işletme, hukuk, iktisat v.b. fakülte mezunu olan
müfettişlerin sosyal konularda teftiş yaptıkları dolayısıyla davacı
iddiasının aksine, sosyal yönden teftiş yapan müfettişlere iş güvenliği
uzmanlığı sertifikası hakkı tanınmadığı, eğitim konusunda sosyal
tarafların katılımına ve görüşlerine önem verilerek komisyonun bu
şekilde oluşturulduğu, iş güvenliği uzmanlarının çalışma esasları iş
yeri risk grubuna göre belirlenirken bu risk gruplarının tespitinde Ağır
ve Tehlikeli İşler Tüzüğünden, SSK Prim Tarifeleri listesinden,
Gayrisıhhi Müesseseler Yönetmeliğinden yararlanıldığı, Yönetmeliğin 12.
maddesinde belirlenen çalışma sürelerinin asgari süreler olduğu, iş
güvenliği uzmanı ile işverenin yaptığı sözleşmenin bir nüshasının ve
sözleşmenin feshi halinde bu durumun Genel Müdürlüğe bildirilmesinin
4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin bir gereği olduğu, Bakanlıkça bu
bilgilerin işyerlerinin kontrolünün ve takibinin sağlanması için
istenildiği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hâkimi Ergün Özcan Düşüncesi:
Dava konusu Yönetmelik 10.6.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 4857 sayılı Kanununun "iş güvenliği ile görevli mühendis veya
teknik elemanlar" başlıklı 82. maddesinde yer verilen "Bu Kanuna göre
sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı
aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işverenler, işyerinin
iş güvenliği önlemlerinin sağlanması, iş kazalarının ve meslek
hastalıklarının önlenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi ve
uygulanmasının izlenmesi hizmetlerini yürütmek üzere işyerindeki işçi
sayısına, işyerinin niteliğine ve tehlikelilik derecesine göre bir veya
daha fazla mühendis veya teknik elemanı görevlendirmekle yükümlüdürler.
İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri,
sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları,
görevlerini nasıl yürütecekleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir." hükmüne dayanılarak yürürlüğe
konulmuştur.
Aynı Yasanın Sağlık ve Güvenlik Tüzük ve Yönetmelikleri başlıklı 78.
maddesinin 1. fıkrasında "Sağlık Bakanlığı'nın görüşünü alarak Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerinin alınması, makineler, tesisat, araç ve gereçler ile
kullanılan maddeler sebebiyle ortaya çıkabilecek iş kazaları ve meslek
hastalıklarının önlenmesi, yaş, cinsiyet ve özel durumları sebebiyle
korunması gereken kişilerin çalışma şartlarının düzenlemesi amacıyla
tüzük ve yönetmelikler çıkarır." kuralı yer almıştır.
İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri,
sayısı ve sorumlulukları, eğitimleri ve çalışma şartları ile ilgili usul
ve esasları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan dava konusu
Yönetmelikle; iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlara
verilen görev ve sorumlulukların yerine getirilebilmesi için iş
güvenliği ile ilgili olarak temel ilkelerin belirlenmesi gerekir. Bu
itibarla yasa koyucu 4857 sayılı Yasanın 78. maddesinde yer alan
hükümle, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin temel ilkelerin çıkarılacak
tüzükle belirlenmesini amaçlamıştır.
Bu durumda, 4857 sayılı Yasanın 78. maddesi uyarınca iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili temel ilkelerin öncelikle üst hukuk normu olan bir
tüzükle düzenlenmesi daha sonra bu tüzükle belirlenen ilkelerin
işyerlerinde uygulanıp uygulanmadığının iş güvenliği elemanlarınca
denetlenmesi açısından dava konusu Yönetmeliğin çıkarılması gerekirken
belirlenen şekilde üst hukuk normu olan tüzük çıkarılmadan dava konusu
Yönetmeliğin yürürlüğe konulmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin iptaline karar verilmesi
gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı Sevil Bozkurt Düşüncesi:
Dava, 20.1.2004 tarih ve 25352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren "İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik
Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmeliğin" şekil yönünden tamamının ,esas yönünden ise,
4,5,7,8,9,10,11,12,13,14,15 ve 17. maddelerinin iptali istemiyle
açılmıştır.
Dava konusu yönetmelik 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 82.
maddesi maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Anayasanın 124. maddesinde, başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel
kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
yönetmelikler çıkarabilecekleri hükme bağlanmış olup davacının, dava
konusu Yönetmeliğin dayanağı 4857 sayılı İş Kanununun 82. maddesinin
Anayasa'ya aykırı olduğu iddiası ciddi görülmemiştir.
Anılan Kanunun 82. maddesinde; sanayiden sayılan, devamlı olarak en az
elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı
işyerlerinde işverenler, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin sağlanması,
iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için alınacak
önlemlerin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi hizmetlerini
yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına, işyerinin niteliğine ve
tehlikelilik derecesine göre bir veya daha fazla mühendis veya teknik
elemanı görevlendirmekle yükümlüdürler, iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve
sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl
yürütecekleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görüşü alınarak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle
düzenlenir kuralı yer almaktadır.
Bu doğrultuda hazırlanan "İş Güvenliği ve Görevli Mühendis veya Teknik
Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelik 20.1.2004 tarih ve 25352 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun "Sağlık ve Güvenlik Tüzük ve Yönetmelikleri"
başlıklı 78. maddesinin birinci fıkrasında "Sağlık Bakanlığı'nın
görüşünü alarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işyerlerinde iş
sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, makineler, tesisat, araç ve
gereçler ile kullanılan maddeler sebebiyle ortaya çıkabilecek iş
kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, yaş, cinsiyet ve özel
durumları sebebiyle korunması gereken kişilerin çalışma şartlarının
düzenlenmesi amacıyla tüzük ve yönetmelikler çıkarır." kuralı yer
almakla birlikte 4857 sayılı İş Kanununun " İş güvenliği ile görevli
mühendis ve teknik elemanlar" başlıklı 82. maddesinin ikinci fıkrasında,
iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri,
sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları,
görevlerini nasıl yürüteceklerinin yönetmelikle düzenleneceğinin açıkça
kurala bağlandığı, bu durumda ilgili yönetmeliğin yürürlüğe konulması
78. maddede belirtildiği üzere tüzüğün öncelikli olarak yürürlüğe
konulması şartına bağlanamayacağından şekil yönünden hukuka aykırılık
bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yönetmeliğin esas yönünden incelenmesine gelince; 1. maddede; bu
Yönetmeliğin amacının, iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik
elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları,
eğitimleri ve çalışma şartları ile ilgili usul ve esasları belirlemek
olduğu ifade edilmiş, 2. maddede Yönetmeliğin kapsamı, 3. maddede,
dayanağı belirtilmiştir.
Yönetmeliğin 4. maddesinde bazı tanımlamalar yapılmış, "mühendis" tanımı
verilirken; üniversitelerin, belirli bölümleri sayılarak bu bölümlerden
mezun olanlar, bu tanıma dahil edilmiştir. Her ne kadar 4857 sayılı
Kanunun 82. maddesinde, sanayiden sayılan işyerlerinde iş güvenliği ile
ilgili mühendis ve teknik elemanların görevlendirileceği belirtilmiş ve
bunların niteliklerini belirleme konusunda yetki verilmişse de; bu
tanımlama yapılırken Yüksek Öğretim Kurumu müfredatında yer alan
mühendislik alanları ile görev alanı kabul edilen sanayi ilişkisinin tam
olarak değerlendirilmediği, 13.4.2004 tarih ve 25432 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan "İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Risk Grupları
Listesi Tebliğinde" sayılan risk grupları içinde yer alan bazı faaliyet
alanlarında iş güvenliği yönünden görev üstlenmesi gereken mühendislerin
bu düzenleme ile kapsam dışı bırakıldığı dikkate alındığında, sözü
edilen maddede yer alan mühendis tanımının yasada bu yönde bir kısıtlama
bulunmadığı halde bir kısım mühendislik disiplinini dışarıda bıraktığı,
dolayısıyla iptali gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Yine aynı maddede
tanımlanan "iş güvenliği uzmanı" tanımı içinde teknik elemanların da yer
alarak aynı kategori içinde değerlendirilmesi ve "teknik eleman" tanımı
açısından, her iki meslek grubunun da iş güvenliği açısından belirli
nitelikleri taşımaları halinde uzman olarak görevlendirilmesinde
kanundaki düzenleme dikkate alındığında bir engel bulunmamaktadır.
4857 sayılı Kanunun 82. maddesinde belirtilen işyerlerinde faaliyet
gösteren işverenin iş güvenliği ile görevli mühendis ve teknik
elemanları istihdamı konusundaki yükümlülüklerini düzenleyen 5. maddede
mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 7. maddesinde, "İş Güvenliği uzmanı nitelikleri" başlığı
altında, iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilecek mühendis veya
teknik elemanların, Bakanlıkça verilen iş güvenliği uzmanlık
sertifikasına sahip olmaları gerektiği kurala bağlanmıştır. Bu maddede
görevlendirilecek mühendis veya teknik elemanların nitelikleri konusunda
bir belirleme yapılmamakla beraber, 8. maddede A-B ve C sınıfı iş
güvenliği uzmanlığı sertifikası verilme koşulları belirlenmek suretiyle
aranılan nitelikler ortaya konulmuştur. 4857 sayılı Kanunun 82. maddesi
dikkate alındığında iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik
elemanların nitelikleri ve eğitimlerini düzenleme konusunda davalı
idareye yetki verildiğinin kabulü gerekmektedir. Yine aynı maddenin son
fıkrasında sertifika sahiplerine 5 yıllık periyotlarla, Bakanlıkça
düzenlenen bilgi yenileme eğitimine katılma zorunluluğu getirilmesi
nedeniyle davalı idare tarafından verilen sertifikalar sürekli geçerli
olmayacağından bu hüküm ve Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinde yer alan bu
Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl süre ile iş güvenliği
ile görevli mühendis veya teknik elemanlar için iş güvenliği uzmanlığı
sertifikası şartı aranmayacağı yolundaki düzenleme ile 26.1.2006 tarih
ve 26061 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, dava konusu yönetmelikte
Değişiklik Yapılmasına Dair yönetmelik ile bu sürenin 20.9.2006 tarihine
kadar uzatılması karşısında, davalı idare tarafından bu yetkinin kendi
personeli için tek taraflı olarak kullanıldığından ve daha önce alınan
sertifikalar yönünden kazanılmış hakların ihlalinden söz edilmesi mümkün
değildir.
8. madde de iş güvenliği uzmanlığı sertifika sınıfları belirlenmiş,
hangi niteliklere sahip mühendis ve teknik elemanlara ne tür sertifika
verileceğinin koşulları belirtilmiştir, iş sağlığı ve güvenliği alanında
en az üç yıl teftiş yapmış iş müfettişleri ile Bakanlık İş Sağlığı ve
Güvenliği Merkezi Müdürlüğünde iş sağlığı ve güvenliği alanında en az on
yıl çalışmış mühendis ve teknik elemanlara sınavsız sertifika
verilmesinin; sözü edilen kişilerin asıl görevlerinin iş sağlığı ve
güvenliği olması ve gerekli bilgi ve deneyime sahip bulunmaları,
nedeniyle bu kişilere bir ayrıcalıkta sağlandığından söz
edilemeyeceğinin, son fıkrada düzenlenen 5 yıllık periyotlarla eğitim
alma zorunluluğunun da bu durumu desteklediğinin kabulü gerekir. İş
Teftiş Tüzüğünün iş müfettişi olabilme koşullarını belirleyen 4.
maddesinin 1. fıkrasının (B) bendinde, işin yürütülmesiyle ilgili teftiş
görevine alınacaklar için sosyal bilimler kökenli fakülte ve
yüksekokullardan birini bitirmek şartı aranırken, işçi sağlığı ve iş
güvenliğiyle ilgili teftiş görevine alınacaklar için, elektrik,
elektronik, maden, kimya, makina, inşaat, fizik, bilgisayar yüksek
mühendisi veya mühendisi, tıp doktoru olma şartı aranmaktadır.
Yönetmelikte iş güvenliği ile ilgili mühendislerle ilgili düzenleme
yapıldığı dikkate alındığında, iş müfettişlerinden sadece mühendis
unvanına sahip olanların bu sertifikayı alabileceği açık olup,
düzenlemenin Bakanlık bünyesinde yer alan sosyal bilimler kökenli
müfettişlere sertifika hakkı sağladığı şeklinde değerlendirilmesi mümkün
değildir.
Yönetmeliğin 9. maddesinde, eğitim ve sınav konusunda düzenleme
yapılmış, bu hususa ilişkin usul ve esasları belirleme görevi İş
Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Komisyonuna verilmiş, komisyonun oluşumu
belirlenmiş, Komisyon tarafından tespit edilen sertifika eğitim programı
ve sınavın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi
tarafından yürütüleceği ifade edilmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği
ile ilgili olan kurumların tamamının komisyonda bir temsilci ile temsil
edileceği şeklinde düzenleme yapılması karşısında, Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliğinin bir kişi ile temsil edilmesinin bu birliğin
etkinliğini engellemesi söz konusu değildir. Yine Kanun tarafından
eğitim konusunda verilen yetki dikkate alındığında, davalı idarenin
komisyonca alınacak kararlar doğrultusunda sınav ve eğitim konusunda,
bünyesindeki kuruluşları da kapsayacak şekilde faaliyette bulunması ve
düzenleme yapmasına yasal engel bulunmamaktadır.
10. maddede, iş güvenliği uzmanlarının sahip oldukları sertifika
sınıflarına göre çalışacakları işyerlerinin risk grupları yönünden görev
alanları belirlenmiştir, işyerlerinin risk grubunun belirlenmesinde
ülkemizde yeterli bilimsel veri bulunmaması nedeniyle risk grubuna göre
çalışma esası getirilmesinin bilimsellikten uzak olduğu öne sürülmekte
ise de Yönetmeliğin 11. maddesinde işyeri risk gruplarının
belirlenmesinde 16.12.2003 tarih ve 25318 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan, İşyeri Sağlık Birimleri ve işyeri Hekimlerinin Görevleri ile
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesine atıfta
bulunulması, bu Yönetmeliğin 21. maddesinde işyeri risk grupları
belirleyen komisyonun yapısında Türk Mühendis ve Mimar Odaları
temsilcisine yer verilmesi, anılan kurum temsilcisinin de yer aldığı
komisyonca işyeri risk grupları belirlenirken komisyon çalışmalarında
Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğünden, SSK Prim Tarife Listesinden, Gayri
Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinden ve SSK iş Kazası ve Meslek
Hastalıkları istatistiklerinden yararlanılması nedeniyle bu düzenleme
hukuka uygun bulunmaktadır.
Yönetmeliğin 11. maddesinde iş güvenliği uzmanlarının, yönetmelikte
belirtilen görevlerini yerine getirmek için işyerlerine ayda en az kaç
işgünü gitmek zorunda olduğu risk gruplarına göre belirlenmiş ve bu
sürelere uymak kaydıyla en fazla on işyeri ile sözleşme yapılabileceği
belirtilmiş, 12. maddede iş güvenliği uzmanının görevleri, 13. maddede
yetkileri 14. maddede ise, sorumlulukları sayılmıştır. Belirlenen
sürelerin sayılan görevlerin yerine getirilmesi için yeterli olmadığı
ileri sürülmüşse de; öngörülen bu sürelerin asgari süreler olduğu ve
Yönetmeliğin 5. maddesinde, iş güvenliği uzmanlarına, belirtilen
görevleri eksiksiz yerine getirebilmeleri için yeterli çalışma süresi
sağlanacağı ve bu süre içinde başka bir işle görevlendirilemeyeceğinin
öngörülmesi, ayrıca belirli risk grubuna giren ve belli sayıda işçi
çalıştıran işyerlerinde daimi iş güvenliği uzmanının istihdamının
zorunlu olması karşısında yapılan düzenlemede mevzuata ve hukuka
aykırılık görülmemiştir.
15. maddede iş güvenliği uzmanının görevlendirilmesi düzenlenmiş ve bu
hususta işverenle sözleşme yapılması öngörülmüştür. Sözleşme 4857 sayılı
Kanunda yer alan düzenlemeler doğrultusunda yapılacağından iş güvenliği
uzmanının haklarının yasayla güvence altına alınmış olup, sözleşmenin
idareye bildirilmesi de denetim açısından güvence oluşturmaktadır. Bu
düzenleme nedeniyle iş güvenliği uzmanlarının işverene bağımlı olduğu
ileri sürülmüşse de, 4857 sayılı Kanunun 18. maddesinde,30 ya da daha
fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde feshin geçerli sebebe dayanması
zorunluluğu getirilmiş,19. maddede, işverenin fesih bildirimini yazılı
olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin biçimde belirtmek zorunda
olduğu öngörülmüş,21. maddede de geçersiz feshin sonuçları düzenlenmiş,
bu durumun tespiti halinde işçiyi bir ay içinde işe başlatmak ya da
tazminat ödeme yükümlülüğü getirilmiş olduğundan bu iddia dayanaktan
yoksun bulunmaktadır.
Yönetmeliğin 17. maddesinde Yönetmeliğin yayımı tarihinde yürürlüğe
gireceği belirtilmiştir. Bu maddenin Yönetmeliğin 8. maddesi ile
değerlendirilmesi halinde davalı idarenin kendi personeline istihdam
yaratma amacı taşıdığı ve davalı idarede çalışanlar dışında bu koşulları
kimsenin taşımadığı iddia edilmişse de; Geçici Maddede, bu Yönetmeliğin
yayımı tarihinden itibaren bir yıl süre ile iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik elemanlar için iş güvenliği uzmanlığı sertifikası
şartı aranmayacağının belirtildiği, iş Güvenliği ile Görevli Mühendis
veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul
ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
ile bu sürenin 20.9.2006 tarihine kadar uzatılması karşısında,
iddiaların dayanaksız olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen nedenlerle dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinde yer alan
"mühendis" tanımına ilişkin kısmının iptaline, diğer düzenlemelerin
iptali isteminin ise reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince duruşma için önceden taraflara
bildirilmiş bulunan 28.3.2006 tarihinde davacı vekili Av. Nurten Çağlar
ile davalı idare Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nı temsilen Nurten
Taşkaya'nın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle açık
duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun söz verilip dinlenildikten,
Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan ve taraflara son kez söz
verildikten sonra duruşmaya son verildi. Dava dosyası incelenip gereği
görüşüldü:
Dava, 20.1.2004 tarih ve 25352 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "İş
Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve
Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in 4.,
5., 7., 8., 9., 10., 11., 12., 13., 14, 15., 16. ve 17. maddelerinin
iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu Daire Başkanı Ali Güven ile Üye Mehmet Ünlüçay'ın; 4857
sayılı İş Kanunu'nun "Sağlık ve Güvenlik Tüzük ve Yönetmelikleri"
başlıklı 78. maddesinin birinci fıkrasında "Sağlık Bakanlığı'nın
görüşünü alarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işyerlerinde iş
sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, makineler, tesisat, araç ve
gereçler ile kullanılan maddeler sebebiyle ortaya çıkabilecek iş
kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, yaş, cinsiyet ve özel
durumları sebebiyle korunması gereken kişilerin çalışma şartlarının
düzenlenmesi amacıyla tüzük ve yönetmelikler çıkarır." kuralının yer
aldığı, görüldüğü üzere yasa koyucunun, iş sağlığı ve güvenliğine
ilişkin temel ilkelerin 4857 sayılı Kanun uyarınca çıkarılacak bir
tüzükle, uygulamanın ise bu çerçevede çıkarılacak yönetmeliklerle
düzenlenmesini amaçladığı, ancak 4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde
işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili temel ilkeleri
belirleyecek olan ve yönetmeliklere göre üst hukuk normu niteliği
taşıyan tüzüğün, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra öncelikli olarak
hazırlanıp yürürlüğe konulmadığı, diğer yandan 4857 sayılı İş Kanununun
"iş güvenliği ile görevli mühendis ve teknik elemanlar" başlıklı 82.
maddesinin ikinci fıkrasında, iş güvenliği ile görevli mühendis veya
teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları,
eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürüteceklerinin
yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüş olmakla beraber, anılan maddenin
birinci fıkrasında sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi
çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde
işverenlerin, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin sağlanması, iş
kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için alınacak
tedbirlerin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla iş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik eleman görevlendirileceği belirtilmek
suretiyle, iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların
çalıştırılabilmesinin, bir işyerinde alınması gereken iş sağlığı ve
güvenliği önlemlerinin, ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık
hizmetlerinin neler olduğunun önceden belirlenmesi şartına bağlanmış
olduğu, belirtilen bu hususlar ise anılan Kanunun 78. maddesi uyarınca
çıkarılacak tüzükle düzenleneceğine göre, 78. maddede öngörülen tüzük
yürürlüğe konulmadan, 20.1.2004 günlü, 25352 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya
Teknik Elemanların Görev Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmeliğinin uygulanabilirliği ve hukuki geçerliliği
olamayacağı, diğer yandan 4857 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinde, 1475
sayılı Kanuna göre halen yürürlükte bulunan tüzük ve Yönetmeliklerin bu
Kanun hükümlerine aykırı olmayan hükümlerinin yeni Yönetmelikler
çıkarılıncaya kadar yürürlükte kalacağı hükmüne yer verilmişse de; bu
hükmün tüzük çıkarılmadan Yönetmelikle düzenleme yapılmasını öngörmediği
gerekçesiyle dava konusu yönetmelik hükümlerinin iptali gerektiği
yönündeki ayrışık oylarına karşılık davalı Bakanlıkça 4857 sayılı
Yasanın 82. maddesinin verdiği yetki doğrultusunda Yönetmelik
çıkarılabileceği kabul edilmekle işin esasına geçildi.
10.6.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4857 sayılı iş
Kanununun "iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlar"
başlıklı 82. maddesinde "Bu Kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı
olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin
yapıldığı işyerlerinde işverenler, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin
sağlanması, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için
alınacak önlemlerin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi
hizmetlerini yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına, işyerinin
niteliğine ve tehlikelilik derecesine göre bir veya daha fazla mühendis
veya teknik elemanı görevlendirmekle yükümlüdürler. İş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev,
yetki ve sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl
yürütecekleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görüşü alınarak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle
düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Davacı Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği tarafından, Yönetmeliğin
hazırlık aşamasında Birliğin görüşü alınmadan Yönetmeliğin hazırlanıp
yürürlüğe konulduğu öne sürülmesine karşın, davalı idarenin 7.11.2003
tarih ve 33000 sayılı yazısı ile davacı Birliğin görüşünün istenilmesi
ve 20.11.2003 tarih ve 687 sayılı yazı ile davacı Birliğin Yönetmelikle
ilgili görüşünü davalı idareye bildirmesi karşısında anılan iddia
yerinde görülmemektedir.
4857 sayılı Yasanın anılan hükmüne dayanılarak iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik elemanların niteliklerini, sayısını, görev, yetki
ve sorumluluklarını, eğitimlerini ve çalışma şartları ile usul ve
esaslarını belirlemek amacıyla sanayiden sayılan devamlı olarak en az
elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı
işyerlerinde uygulanmak üzere dava konusu olan İş Güvenliği ile Görevli
Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 20.1.2004 tarih ve 25352
sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Yönetmeliğin 4. maddesinde tanımlara yer verilmiş, 5. maddesinde
işverenin yükümlülükleri belirlenmiş, 7. maddesinde iş güvenliği
uzmanının nitelikleri saptanmış, 8. maddede sertifika sınıfları
düzenlenmiş, 9. maddede iş güvenliği ile görevli mühendis ve teknik
elemanların eğitim ve sınav koşulları ile ilgili kurallara yer
verilmiştir. 10. maddede, iş güvenliği uzmanlarının sertifika sınıfına
göre görev yapacakları işyerleri belirlenirken, 11. maddede iş güvenliği
uzmanlarının hizmet süreleri, 12. maddede görevleri, 13. maddede
yetkileri, 14. maddede sorumlulukları saptanmıştır. 15. maddede iş
güvenliği uzmanının sözleşme ile görevlendirilmesi, 16. maddede
sözleşmenin geçerliliğini yitirmesi halinde bu durumun idareye
bildirilmesi ile ilgili hükümler ve 17. maddede yürürlük hükmü
öngörülmüştür.
Yönetmeliğin tanımlar maddesinin düzenlendiği 4. maddesinde "Mühendis",
Üniversitelerin kimya, makine, maden, jeoloji, metalürji, endüstri,
elektrik, elektronik, inşaat, fizik jeofizik bilgisayar, tekstil,
petrol, uçak, gemi, çevre, gıda mühendisliği ve mimarlık bölümleri ile
ziraat fakültelerinin tarım makineleri bölümünden mezun olanlar olarak
tanımlanmış, "Teknik Eleman" ise Üniversitelerin iş sağlığı ve güvenliği
bölümleri, kimyagerlik, fizik, jeofizik ve jeoloji bölümleri ile Teknik
Eğitim Fakültelerinden mezun olanlar şeklinde ifade edilmiştir. Aynı
maddede "İş Güvenliği Uzmanı", Bakanlık tarafından sertifikalandırılmış,
iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik eleman olarak
tanımlanmıştır.
4857 sayılı Yasanın 82. maddesinde "iş güvenliği ile görevli mühendis
veya teknik eleman" kavramları kullanılmış, anılan madde hükmünde "iş
güvenliği uzmanı" kavramına yer verilmemiştir.
Yönetmeliğin 4. maddesinde yapılan tanımlamalarda ise "mühendis ve
teknik eleman" kavramları "iş güvenliği uzmanlığı" tabiri altında
birleştirilerek "iş güvenliği uzmanı" adı altında farklı bir unvan ihdas
edilmiş ve iki ayrı bilimsel kategori olan mühendislik disiplini ile
teknik eleman yetiştiren disiplinler aynı kategoride toplanmıştır.
Buna göre, 4857 sayılı Yasada belirlenen "iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik eleman" kavramlarından farklı olarak "iş güvenliği
uzmanı" kavramı adı altında, Yasada öngörülmeyen ve yasa hükmünü aşar
tarzda yeni bir unvan ihdas edilerek yapılan düzenlemede hukuka uyarlık
bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 4. maddesinde düzenlenen diğer tanımlarda ise hukuka
aykırılık görülmemektedir.
İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifika Sınıflarının belirlendiği Yönetmeliğin
8. maddesinde, A, B ve C sınıfı sertifikaların verileceği kişiler ve
koşullar saptandıktan sonra "Eğitim ve Sınava" ilişkin 9. maddede, iş
güvenliği uzmanlığı sertifika eğitim programlarının hazırlanması,
uygulanması, sınav komisyonunun teşekkülü ve sınavın yapılış şekli ile
ilgili usul ve esasların İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Komisyonu
tarafından belirleneceği ifade edilerek, bu Komisyonun; İş Sağlığı ve
Güvenliği Genel Müdürünün başkanlığında, İş Teftiş Kurulu Başkanlığından
iş sağlığı ve güvenliği alanında görevli bir müfettiş, İş Sağlığı ve
Güvenliği Merkezinden tek branşta bir elaman, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Eğitim ve Araştırma Merkezi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği,
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ve en çok üyeye sahip işçi
sendikaları konfederasyonundan birer üye ve Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığı tarafından görevlendirilecek iş güvenliği konusunda
çalışmaları olan bir öğretim üyesinden oluşacağı; komisyonun olağan ya
da olağanüstü toplantıya çağrılma zamanı, toplantı ve karar usulü
belirlenmiş olup komisyon tarafından belirlenen sertifika eğitim
programı ve sınavın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma
Merkezi (ÇASGEM) tarafından yürütüleceği öngörülmüştür.
4857 sayılı iş Kanununun 82. maddesinin ikinci fıkrasında, Türk Mühendis
ve Mimar Odaları Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenecek hususlar
arasında iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların
eğitimleri de yer almıştır. Anılan madde gereği Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik
elemanların eğitimi konusunda düzenleme yapma yetkisi bulunduğu ve bu
kapsamda söz konusu eğitim ile ilgili usul ve esasları belirleyebileceği
açık olmakla beraber, yapılan bu düzenlemenin hukuka ve hizmet
gereklerine uygunluğunun denetiminin yargı yerince yapılacağı da
kuşkusuzdur.
3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 2. maddesinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının görevleri sayılmış ve maddenin (e) bendinde, çalışanların
mesleki eğitimlerini sağlayıcı tedbirleri almanın, (g) bendinde de, iş
sağlığı ve güvenliğini sağlayacak tedbirleri almanın Bakanlığın
görevlerinden olduğu belirtilmiş, ancak bu maddede iş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik elemanlara sertifika verilmesi konusunda
Bakanlığa herhangi bir görev yüklenilmemiştir. Zira Bakanlığın ana
hizmet birimlerinden olan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün
görevlerinin sayıldığı Kanunun 12. maddesinde, adı geçen Genel Müdürlüğe
iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlara eğitim ve
sertifika verme görev ve yetkisi tanınmamıştır.
Diğer yandan 7460 sayılı Kanun ile kurulan Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Eğitim ve Araştırma Merkezinin (ÇASGEM) görevleri, anılan Kanunun 2.
maddesinde sayılmış ve (a) bendinde, "Bakanlık, bağlı kuruluşlar ile
bağlı kuruluşun ilgili kuruluşlarının personeli ile özel veya kamu
sektöründe faaliyet gösteren işyerlerindeki işçi, işveren veya yönetici
personelin eğitimlerini sağlamak amacıyla; çalışma hayatı, sosyal
güvenlik, işçi işveren ilişkileri, iş sağlığı ve güvenliği, işyeri
hekimliği, toplam kalite yönetimi, iş teftişi, istihdam, verimlilik, iş
piyasası etütleri, ergonomi, çevre, ilk yardım, iş istatistikleri ve
benzeri konularda eğitim programları hazırlamak, seminerler düzenlemek
ve bu konular ile ilgili araştırmalar yapmak" yer almış ise de, burada
kastedilenin, iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlara
verilecek eğitim olmayıp, bakanlık personeli ile özel ya da kamu sektörü
işyerlerindeki işçi, işveren ve yönetici personeli iş güvenliği
konusunda bilgilendirmeyi amaçlayan eğitim olduğu açıktır.
Yine İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Komisyonu, herhangi bir yasal
dayanağı olmaksızın dava konusu Yönetmelikle oluşturulmuş ve iş
güvenliği uzmanlığı eğitim programı, sınav komisyonu, sınavın yapılış
şekli gibi kamu hizmetlerinde görevli ve etkin kılınmıştır.
4857 sayılı Kanunun 82. maddesinde, iş güvenliği ile görevli mühendis
veya teknik elemanların eğitiminin, bizzat Bakanlık ya da Bakanlığa
bağlı kuruluşlar tarafından verilebileceği şeklinde münhasır bir yetki
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına verilmediğine göre; iş güvenliği
ile görevli mühendis veya teknik elemanları eğitme ve sertifikalandırma
yetkisinin; dava konusu Yönetmelikle, uzmanlık eğitimi veren kurum ve
kuruluşlar (üniversiteler) devre dışı bırakılmak suretiyle, bu konuda
örgütsel ve bilimsel donanımı olmadığı anlaşılan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma
Merkezi'ne ve İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Komisyonuna verilmesi
şeklindeki düzenlemede hizmet gereklerine uyarlık görülmemektedir. İş
güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlara verilecek bir
eğitimin ancak üniversitelerde verilmesi olanaklı olduğundan İş
Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve
Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin
sertifika verilmesi ve sertifika sınıflarını düzenleyen 8. maddesi ile
eğitim ve sınava ilişkin hususların düzenlendiği 9. maddesinde hukuka
uyarlık görülmemiştir.
İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elamanların "İş Güvenliği
Uzmanı" adı altında yeni bir statüde birleştirilmesi hukuka uygun
olmaması nedeniyle, uygulanma olanağı kalmayan İş Güvenliği Uzmanı
ibaresine yer verilen Yönetmeliğin 5. maddesinde, niteliklerinin
belirlendiği 7. maddede, sertifika sınıflarının düzenlendiği 8. maddede,
İş Güvenliği Uzmanının eğitimi ve sınava ilişkin koşullara yer veren 9.
maddede, görev alanının öngörüldüğü 10. maddede, hizmet süresinin
saptandığı 11. maddede, görevlerinin sayıldığı 12. madde ile
yetkilerinin kurala bağlandığı 13 ve sorumluluklarının belirlendiği 14.
madde ile iş Güvenliği Uzmanının işverenlerce görevlendirilmesini
öngören 15. maddede dayanağı yasa hükümlerine ve hukuka uyarlık
görülmemektedir.
Yönetmeliğin iptali istenilen 16. maddesinde, iş güvenliği uzmanı ile
yapılacak sözleşmenin herhangi bir nedenle geçerliğini yitirmesi
halinde, bu durumun taraflarca üç iş günü içinde Genel Müdürlüğe
bildirileceği hükme bağlanmıştır. "İş Güvenliği Uzmanı" ibaresinin
Yasaya uygun bulunmadığı yukarıda belirlendiğinden, iş güvenliği uzmanı
ile yapılacak sözleşmenin geçerliliğini yitirmesi halinde bildirim
yükümlülüğünü öngören 16. madde hükmünde de hukuka uyarlık
bulunmamaktadır. Öte yandan 16. maddede, iş güvenliği uzmanının görevine
son vermede, işverenin fesih yetkisinin her koşulda varlığı ve
geçerliliği kabul edilmiştir. Oysa iş güvenliğinden sorumlu mühendis ve
teknik elemanının görevin özelliği gereği işveren ve işçilere karşı
bağımsızlığının korunması gerekmektedir. Bu niteliği itibariyle
Yönetmeliğin 16. maddesinde, haksız işten çıkarmaları önleyici, mesleki
bağımsızlığı sağlayıcı bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Belirtilen bir
sebeple de Yönetmeliğin 16. maddesi hukuka uygun değildir.
Dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğünü düzenleyen 17. maddede ise hukuka
aykırılık görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin, 4. maddesindeki
"iş
güvenliği uzmanı" tanımının ve 5,7,8,9,10,11,12,13,14,15, ve 16.
maddelerinin iptaline, 4. maddede yer verilen diğer tanımlar ve 17.
madde yönünden davanın reddine, dava kısmen iptal, kısmen ret şeklinde
sonuçlandığından aşağıda dökümü yapılan toplam 100.30.-YTL.- yargılama
giderinden 67.- YTL'nın ve 900.-YTL.- avukatlık ücretinin davalı
idareden alınarak davacıya verilmesine, 33.30.- YTL.- yargılama
giderinin davacı üzerinde bırakılmasına 28.3.2006 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi. |