07-Subat-2012 Vatan Gazetesi
41 canı kim aldı!
7 buçuk yılda bitirilemeyen hızlandırılmış tren kazası davası düştü, 41 kişi
öldüğüyle kaldı
Meltem GÜNAY / VATAN İSTİHBARAT
|
7
buçuk yılda bitirilemeyen
hızlandırılmış tren kazası
davası düştü. Kazadan sonra
iptal edilen hızlandırılmış tren
projesiyle ilgili kimse sanık
sandalyesine dahi oturmadı.
Genel müdürle birlikte
makinistlerin de hâlâ görevde
olduğu ortaya çıktı. Yaşamını
yitiren 41 kişi öldüğüyle kaldı.
Yakınlarını yitirenler isyan
etti.
22 Temmuz 2004’te meydana gelen
hızlandırılmış tren kazasıyla
ilgili dava, dün zaman aşımından
düştü. Sakarya 2. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde 7.5 yıldır devam
eden davanın dün yapılan son
duruşmasında Cumhuriyet Savcısı
tutuksuz yargılanan sanıklar
makinist Fikret Karabulut ve
Recep Sönmez hakkında açılan
kamu davasının zaman aşımı
süresi dolduğundan düşmesine
karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti de savcının
talebine uydu. Heyet,
müdahillerin özel hukuka ilişkin
haklarının ise saklı tutulmasına
karar verdi.
Kızı İrem Candan’ı kaybeden
Alaattin Candan, “Biz çok
yıprandık. Vicdanımda adalet
yerini bulmadı. Evladımın
ölümünden sonra 7.5 sene ve bir
ay daha geçti. Öyle ki bu kaza
benim hayatımda çok şeyler
değiştirdi. Şeker hastası idim.
Hipertansiyon hastası oldum.
Mesane kanseri oldum. Diyalize
giriyorum, böbreklerim bitti.
Davayı Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’ne taşıyabiliriz” diye
konuştu. Candan ailesinin
avukatı Engin Baltacı da,
“Bilirkişi raporunda sanıklara
8de 4 kusur takdir edildi.
Kusurun diğer kısmı kimde? Geri
kalan kusurun mukadderat olarak
gerçekleştiğini söylemek
gerekiyor. Çünkü bu suçun sahibi
yok. Bu davanın can alıcı
noktası budur. Bizi en çok
yaralayan konu da budur” dedi.
Türkiye’ye özgü
Kazada babası Mimar Erol
Kurumlu’yu kaybeden Mehmet
Kurumlu ise bu kararın
kendilerini çok şaşırtmadığını
söyledi. Zaten davada sadece
makinistlerin ceza almasının
içlerine sinmediğini dile
getiren Kurumlu, “Onlar emir
kulu, kim nerede kaç kilometre
hızla git dediyse onu yapan
insanlar. Onlar kendilerine
verilen görevi yaptılar ama suç
onların üzerine yıkıldı. Bizim
zaten sistemden yana ümidimiz
olmadığı için bu karara da çok
şaşırmadı. Eğer böyle bir kaza
yurtdışında olsaydı ve 41 kişi
yaşamını yitirseydi bütün
sorumlular ceza alırdı. Şu an
yaşanan sadece Türkiye’ye özgü
bir durum” diye konuştu
Hukuk açısından üzücü
Kazada can veren Yalova Vali
Yardımcısı Coşkun Ertürk’ün
ailesinin avukatı Ender Dedeağaç,
“Yarım kusurlu kişiler
yargılanmıştır. Diğer kusurlu
kişiler ve kurumlar mahkeme
önüne çıkarılamamıştır. Bu da
hukuk açısından üzüntü yaratıcı
bir durumdur” dedi.
Kararı verenler yargılanmalıydı
Birleşik Tasımacılık Sendikası
Genel Başkanı Yavuz Demirkol da
hızlandırılmış trenin
çalıştırılmasına karar
verenlerin de yargı önüne
çıkarılması gerektiğini
belirterek, bu kararla kamu
vicdanının rahatsız olduğunu
söyledi
Makinistler de kurtuldu
Kazanın ardından açılan kamu
davasında yerel mahkeme 1.
makinist Fikret Karabulut’a 2
yıl 6 ay hapis ile bin 100 lira
para, 2. makinist Recep Sönmez’e
ise 1 yıl 3 ay hapis ile bin 333
lira para cezası vermiş, tren
şefi Köksal Coşkun da beraat
etmişti. Yargıtay tebligat
eksikleri nedeniyle kararı bozdu.
Karar aynen Yargıtay’a
gönderildi, 12 farklı gerekçeyle
ikinci kez bozuldu. Davayı
üçüncü kez ele alan yerel
mahkeme, eksiklerin giderilmesi
için duruşmaları ertelemiş ve
zaman aşımı süresi 22 Ocak
2012’de dolmuştu. Sonuçta 8’de 4
kusurlu bulunan idareden kimse
sanık sandalyesine dahi oturmadı.
Toplamda 8’de 4 kusurlu bulunan
2 makiniste verilen 1-2 yıllık
hapis cezaları da düştü. |
Sevgili iSMET AK'in yorumu: Uygarligin gercek
olcusu ne nufus coklugu, ne kentlerin buyuklugu ve akilli binalar, ne
kocaman kocaman alis veris merkezleri, ne uretim bollugu, ne herkesin
cebinde bilgisayar tasimasi, ne son model luks araclarin coklugu, ne hizli
ve modern toplu ulasim araclari, ne her sehirde bir universite yapilmasi, ne
de insanlarin sik giyinmeleridir.
Gercek olcu, ulkenin yetistirdigi insanlara ve ulkede yasayan canlilara
verdigi degerdir. Gercek olcu, ulkede yasayan insanlarin akil, duygu, kultur
ve sorumluluk zenginligidir. Gercek olcu, birey olma, kendini ifade edebilme,
ozgur dusunebilme ve ozgurce karar verebilmektir. Gercek olcu, hukuk ve
hukuk kurallarinin insanligin ortak vicdan, mantik ve akil olculerine gore
islemesi ve bir gun Hukuk, herkes icin ihtiyac olacaktir ilkelerine gore
uygulanmasidir.
Kendimde dahil tum grup uyelerini ekteki kazayla ilgili sonucu okuduktan
sonra bir empati yaparak bir dakika bile olsa o kazayi yasayanlarin, o
kazada kalici hasar gorenlerin ve o kazada hayatini kaybeden ailelerin
yerine kendimizi koyarak dusunmemizi ve vicdanlarimizi sorgulamamizi rica
edeiyorum.
Saygi ve Sevgilerimle
Ismet AK