10 Kasım 2011 Perşembe OrijinalYazı icin TIKLA   Av.Suat YURDSEVEN


 

TAŞERONLARIN DEĞİŞMESİNE KARŞIN İŞÇİNİN ÇALIŞMAYI  SÜRDÜRMESİ VE TAŞERON İŞÇİLERİN HAKLARI

 
Ülkemizde özellikle Kamu Kurumlarında hızla yaygınlaşan taşeronluk uygulaması , etkisini  giderek özel sektör alanında da göstermeye başlamıştır. Kamu kurumları, ihale usulü olarak yapılan ve genelde hangi şirketin ihaleyi alacağı bilinen  şirketler ile şartnameye uygun şekilde  hizmet alım sözleşmesi  yapmaktadırlar.  Uygulamada genellikle yardımcı iş olan  temizlik, güvenlik , ulaşım, kayıt işlemleri  gibi  alanlarda  daha çok taşeronluk anlaşması yapılmaktadır.  

                4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6-7. maddesi uyarınca "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Taşeronluk hizmeti alan asıl işveren, ister kamu kurumu  ister özel sektör işvereni olsun, asıl yaptığı işi bölerek , böldüğü bu kısmı alt işveren olan taşerona veremez. İş Kanunun 2. Maddesinde belirtilen  “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” hükümleri bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.  Asıl işveren, ancak yardımcı iş olarak görülen  işleri alt işverene verebilir.  Aslında yardımcı iş gibi görünen fakat Belediyeler açısından asıl iş olan temizlik ve çöp toplama işleri  13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre, bu  maddede belirtilen işleri ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir, hükmü ile belediyelere asıl işi bölerek taşeronluk anlaşması yapmaya hak tanımıştır. Hastaneler bakımından ise hemşirelik hizmeti,  yoğun bakım hizmeti, hastanenin asıl işi olup, asıl işveren yönünden teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmediğinden alt işverene verilmesi mümkün değildir. Ayrıca hastabakıcılık, sağlık teknisyenliği gibi hizmetler  de hastaneler bakımından asıl işin  gereği olup alt işverenlere bu işler verilemez.  Kanundaki yasağa rağmen bu şekilde çalışıp taşeronlar tarafından iş akdi feshedilen veya sözleşme süresi sona erip tekrar sözleşme imzalamayan  işçiler, muvazaa iddiasıyla fesih ihbar önelinin tebliği tarihinden itibaren 1 ay içerisinde  asıl işveren olan Kuruma işe iade davası açarak haklarını Mahkeme vasıtasıyla alabilir. Bu durumda kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, işe başlatmama tazminatları ve diğer işçilik alacaklarından asıl işveren olan Kurum, sorumlu olmaktadır. Taşeronluk sözleşmesi gereği  asıl işveren, alt işverene (taşerona) işçiye ödediği tazminatlarını  geri almak için ayrıca  rücu davası  açabilir.


Alt işverenlerin (taşeronların) değişmesine karşın işçi, aynı işini yapmaya devam eder ve yeni gelen alt işveren (taşeron)  ile sözleşme yaparak çalışmasını sürdürdüğü   takdirde 4857 sayılı İş Kanunun 6. maddesi uyarınca işyeri devrinin gerçekleştiği kabul edilir. Devir tarihi itibariyle işçinin mevcut olan iş sözleşmeleri yeni olan alt işverene (taşerona)  geçer. Buradaki işyeri devri kriteri  alt işverenin , süresi dolduğu halde işyerinden ayrılma anında işçileri beraberinde başka işyerlerine götürüp götürmediğidir.  Peki İş Kanunu 6.madde hükmünün  olması yani işyeri devri kuralları uygulanması durumda işçilere  ne gibi haklar getirmektedir? Alt işveren yani taşeronların değişmesine karşın işçinin çalışmasını sürdürmesi durumunda işyeri devri kuralları işleyecek ve ASIL İŞVEREN VE SON ALT İŞVEREN, İŞÇİNİN TÜM ÇALIŞMASI SÜRESİNDEN SORUMLU OLACAKTIR.  Ayrıca devreden alt işverenlerinde kendi dönemlerinden sorumlu olacaklardır.

Bir örnek ile olayın daha kolay anlaşılacağını umuyorum. Ahmet isminde bir  işçi güvenlik elemanı olarak 01.01.2005 tarihinde X taşeron firmasında  işe başlamış ve bu x taşeron firma işçiyi Sağlık Bakanlığı Z Devlet Hastanesi’nde güvenlik görevine göndermiştir. Hastane ile taşeron şirketin anlaşması bitmiş ve  yeni ihaleyi alan şirket aynı işçiyi (Ahmet’i)  işe alarak işçiyi, kesintisiz çalışmaya devam ettirmiştir. Bu şekilde 6 yıl boyunca 6 taşeron değişmiş ve işçi Ahmet  ise  hastanedeki aynı işini yapmaya devam etmiştir. 7. gelen taşeron şirket, Ahmet ile 01.01.2012 de sözleşme imzalamış ve aralarında geçen bir anlaşmazlık nedeniyle Y taşeron şirket, sözleşme tarihinden 10 gün sonra Ahmet’i “deneme süresi içerisindesin” diye belirterek  10.01.2012 tarihinde  işten atmıştır. Bu durumda taşeron işçi olan Ahmet’in tazminat hakkı var mıdır? Bu haklar hangi süreleri kapsamaktadır? Haklarını kimlerden  talep edebilecektir?  

Öncelikle, yukarıda belirttiğimiz üzere İş Kanunu  2/6-7 maddesi uyarınca taşeron firmalar arasında  alt işveren ve asıl işveren ilişkisi var olup olmadığı tespit edilir. Ahmet,  X,Y ve diğer taşeronlarda sadece bu işyerinde çalıştığı için asıl işveren- alt işverenlik olduğu varsayılır. Bu durumda İş Kanunu gereği  Ahmet’in tüm haklarından Z Devlet Hastanesi ve Y taşeron şirket birlikte sorumludur. Eğer Ahmet’i, 3. Taşeron alıp götürse başka bir Kurumda çalıştırsa bu durumda Ahmet ile  Z Hastanesi ile asıl işveren ilişkisi kurulamazdı. Ahmet, 01.01.2005 tarihinde işe girmesi nedeniyle 7 yıl, 10 günlük çalışması söz konusudur. Bu durumda  Ahmet’in 2 şekilde  hakkı bulunmaktadır. 1. Si  Ahmet, “Z” Sağlık Bakanlığı Hastanesini de sorumlu olduğunu belirterek  “Y” taşeron firmasına işe iade davası açarak  haksız ve geçersiz fesih iddiasında bulunabilir. 2. Si ise 01.01.2005-10.01.2012 tarihleri arasındaki kıdem ve ihbar tazminatını, yıllık izin, fazla çalışma ve diğer işçilik haklarını Ahmet,   “ Z” Sağlık Bakanlığı Devlet Hastanesi ve son taşeron olan “Y” taşeron firmasına dava açarak alabilir. Burada Z Sağlık Bakanlığı Hastanesi ve Y taşeron firmasının birlikte sorumluluğu söz konusudur.  Y taşeron firması, Ahmet’in çalıştığı kendisinden  önce gelen taşeronlardaki haklarını  işyerini devri kuralları gereği devralmıştır. Bu durum yazımızda belirttiğimiz üzere İş Kanunun 6. Maddesinden kaynaklanmaktadır. Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlarda bu doğrultudadır. Ayrıca son taşerondan önce Ahmet’e yapılmış tüm tazminat ödemeleri, Ahmet’in toplam  alacağı miktarlardan da mahsup edilmesi gerekir. Taşeron şirketlerin, “benim Kurum ile yaptığım sözleşme de işçiye tazminat verilmesi  yok” savunması da yersizdir. İşçilerin bu hakkı İş Kanunundan kaynaklanmaktadır. Kaldı ki taşeron,  tüccar olduğundan basiretli bir tacir gibi hareket etmesi beklenir ve   varsayılır.  Taşeronun, asıl işveren Kurum ile yaptığı  sözleşmede yazan hükümler, işçi alacakları bakımından işçiyi bağlamaz. İş kazası durumda da asıl işveren ile alt işveren birlikte sorumludur.

Görüldüğü üzere taşeron işçisi Ahmet’in alın teri olan işçilik alacakları, yasalar karşısında korunmaktadır.  Haklarınızı öğrendiğiniz  ve yasal mercilerde haklarınızı sonuna kadar aradığınız takdirde alın terinizin karşılığını gecikmeli de olsa  alacağınızı unutmayınız.

Haklarını yasal çerçevede aramak veya öğrenmek isteyen herkes bize ulaşabilir.

www.ismagdurlari.org dan irtibat numaralarımızı öğrenebilirsiniz. 

suatyurdseven@gmail.com