"Rektör, Sayın Konuklar,
Değerli Katılımcılar, Değerli
Basın Mensupları,
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu ve şahsım adına
sizleri saygıyla selamlıyorum.
V. İş Sağlığı ve Güvenliği
Kongresi‘ne hoş geldiniz.
Değerli
Katılımcılar,
İş sağlığı ve iş güvenliği
sorunlarının çözüme
kavuşturulmasına yönelik
güvenlik önlemlerinin
geliştirilmesi, mesleğimizin
temel ilgi alanları arasındadır.
Mühendislik bilimlerinin iş
sağlığı ve güvenliği ile ilgisi,
doğrudan ve dolaylı katkılardan
oluşmaktadır. Doğrudan katkılar
ortam ölçümleri ve işyeri
ortamına yönelik toplu önlemler;
dolaylı katkılar ise yangınlara
yönelik önlemler,
kaldırma-iletme araçları,
basınçlı kaplar, elektrik
sistemlerinin v.b. periyodik
kontrolleridir.
Odamız, uzmanlık alanlarımızla
ilgili tüm dallarda olduğu gibi,
iş sağlığı ve güvenliği
konusunda da geliştirici ve
iyileştirici çalışmalara katkı
ve katılımda bulunmayı en önemli
görevlerinden biri olarak
görmektedir.
Odamızın
10 yıldan bu yana düzenlediği iş
sağlığı ve güvenliği ve
bağlantılı konulardaki Sempozyum
ve Kongrelerin, yasal mevzuat ve
uygulamalar açısından henüz
ülkemizde çok yeni olan iş
sağlığı ve güvenliğine ilişkin
duyarlılıkların yerleşmesinde
uyarıcı bir rolü bulunmaktadır.
Bu kongrelerde şekillenen
kapsamlı ve bütünlüklü öneriler
bu alanda önemli açılımlar
sağlamıştır.
Odamız İş Sağlığı ve Güvenliği
çalışma grubunca her dönem
güncellenen "İş Sağlığı ve
Güvenliği Oda Raporu"muz ise bu
konuda çalışma yapan kesimler
için önemli bir başvuru kaynağı
olarak işlev görmektedir.
Odamız, tüm mesleki uygulama
alanlarımızda olduğu gibi, bu
alanda çalışacak üyelerimizin de
konularında bilgi ve
deneyimlerinin geliştirilmesini;
lisans eğitiminin meslek içi
eğitimlerle desteklenmesini ve
yaşam boyu eğitimi zorunlu
görmektedir.
İş
sağlığı ve güvenliği alanında
çalışacak üyelerimizde aranacak
koşullar, Oda Merkezinde
oluşturduğumuz komisyonlar
aracılığı ile belirlenmiş ve "İş
Güvenliği Mühendisliği"ne
yönelik Meslek İçi Eğitim
Programları ve eğitim kitapları
hazırlanmıştır. Üyelerimiz ve
ilgililerin kullanımına yönelik
olarak, kongre kitapları yanı
sıra İş Güvenliği, Periyodik
Kontroller, Kaldırma İletme
Makinaları, Basınçlı Kaplar,
Yangın Güvenliği, İş Makinaları
ve ilgili konularda yüzlerce
kitap basılmıştır.
"TMMOB Makina Mühendisleri Odası
İş Güvenliği Mühendis
Yetkilendirme Yönetmeliği"
07.07.2002 tarihinde Resmi
Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Bu yönetmelik
uyarınca, Meslek İçi Eğitim
Merkezi kanalıyla, iş güvenliği
konusunda çalışacak üyelerimiz
eğitilmekte ve
belgelendirilmektedir.
Üyelerini eğitme ve
belgelendirme faaliyetlerinin
yanında, Odamız tekniğin
gerektirdiği araç, gereç ve
cihazları kullanarak uzman
üyeleri ve teknik görevlileri
eliyle "İş Sağlığı ve İş
Güvenliği Tüzüğü"nde istenen
periyodik kontrolleri de
gerçekleştirmektedir. Ülke
genelinde istihdam ettiğimiz
300‘ü aşkın teknik görevlimiz
sürekli hizmet içi eğitimden
geçirilmektedir.
Değerli
katılımcılar,
Odamızın iş güvenliği konusunda
yürüttüğü faaliyetler, 2004
yılında Türk Akreditasyon
Kurumu‘na akredite ettirilmiş ve
Odamız A Tipi Muayene Kuruluşu
olmuştur. Ayrıca Oda merkezinde
kurduğumuz Personel
Belgelendirme Kuruluşumuz da
ilgili AB standardı kapsamında
TÜRKAK‘a akredite ettirilmiş
bulunmaktadır.
Şubat 2007‘de alınan
akreditasyon belgesi Odamızca
düzenlenen mühendis yetki
belgelerinin uluslararası
tanınırlığı ve ülkemiz lehine
önemli bir kazanımdır. İş
sağlığı ve güvenliğinde ilk kamu
adresi olan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı‘nın bunu kamu
yararı doğrultusunda
değerlendirmesini diliyoruz.
Değerli
katılımcılar,
Sosyal Güvenlik Kurumu‘nun ve
diğer resmi istatistiklerin de
gösterdiği gibi ülkemizde iş
sağlığı ve güvenliğine gereken
önem verilmemekte, yasa,
yönetmelik ve uygulamalarda
ciddi yetersizlikler
bulunmaktadır.
İşveren kesimi ve kamu işvereni
konumundaki devlet, neo liberal
ekonomik politikaların da
etkisiyle konuya gereken özeni
göstermemektedir. İş
güvencesinin azalması, çalışma
koşullarının ağırlaşması;
özelleştirme, sendikasızlaştırma
ve taşeronlaştırmanın
yaygınlaşması, sosyal güvenlik
ve güvenceden yoksun kayıt dışı
işçilik, her yıl 80 bin
civarında seyreden iş
kazalarının nedenleri
arasındadır.
İstanbul Davutpaşa‘da bir iş
merkezinde gerçekleşen yangın ve
patlama ile Tuzla tersanelerinde
süreklileşen ölümler,
Türkiye‘deki iş sağlığı ve
güvenliği politikalarının ne
durumda olduğunu göstermektedir.
Türkiye sanayisi ve çalışma
yaşamı iş kazaları, ölüm ve
yaralanmalarda dünyada sayılı
ülkeler arasında yer almaktadır.
SGK
istatistiklerine göre 2007
yılında 80.602 iş kazasında
1.044 çalışan yaşamını yitirmiş,
1.956 çalışan sürekli iş göremez
(sakat) durumuna düşmüş, 1.208
çalışan meslek hastalığına
yakalanmıştır. İş kazaları
sonucu toplam 1.934.980 gün
geçici iş görmezlik oluşmuş ve
çalışanlar 60.170 günü hastanede
geçirmişlerdir.
İş kazalarının % 61‘inin 1–50
işçi çalıştıran işletmelerde, %
79‘unun 1–200 işçi çalıştıran
işletmelerde yaşanması, sanayi
ve KOBİ‘lerdeki iş sağlığı ve
güvenliği sorunlarının önem
derecesini ortaya koymaktadır.
Ve diğer yandan sayısal olarak
yetersiz olan müfettiş kadroları
ile ülkemizdeki tüm işyerlerinin
her yıl ancak % 5‘e yakınının
denetlenebilmesi de çok
düşündürücüdür.
Değerli Katılımcılar,
6–7 yıl öncesine kadar
mevzuatımızda iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili açık
belirlemeler çok azdı ve dolaylı
bir şekilde kurgulanmaktaydı. AB
sürecine bağlı olarak 2003
yılında 1475 sayılı Yasa yerine
ikame edilen 4857 sayılı İş
Yasası ile konuya nispeten daha
bütünlüklü bakılmış, belli
ölçeğin üzerindeki işyerlerine
iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik eleman
bulundurma zorunluluğu
getirilmiştir.
Yasanın
82. Maddesinde "İş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik
elemanların nitelikleri, sayısı,
görev, yetki ve sorumlulukları,
eğitimleri, çalışma şartları,
görevlerini nasıl yürütecekleri,
Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliğinin görüşü alınarak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca çıkarılacak bir
yönetmelikle düzenlenir"
denilmektedir.
TMMOB ve bağlı Odalar söz konusu
yönetmeliğin hazırlanma
süreçlerinde görüş ve
önerilerini Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığımıza ayrıntılı
bir şekilde iletmiştir.
Fakat üzülerek belirtmek
isterim, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı tarafından
mevzuat hazırlık süreçlerinde
meslek örgütleri ve sendikaların
görüşlerine yeterli önem
verilmemektedir. Bu nedenle
yapılan yönetmeliklerin birçoğu
meslek örgütleri ve sendikalar
tarafından yargıya
götürülmektedir.
İş
Güvenliği ile Görevli Mühendis
veya Teknik Elemanların Görev,
Yetki ve Sorumlulukları ile
Çalışma Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelik‘te de benzer
durum yaşanmıştır. Yönetmelikte
"İş Güvenliği Uzmanlığı" gibi
bir tanım üretilerek mühendisler
ile teknik elemanlar aynı
düzeyde değerlendirilmiştir.
Oysa İş
Güvenliği alanında mühendislik
uygulamaları büyük önem
taşımaktadır. İşyerindeki iş
güvenliği sorunlarının
saptanmasına yönelik risk
analizlerinin yapılması,
tehlikeli durum ve davranışların
giderilmesine yönelik önlemlerin
geliştirilmesi, iş güvenliği
yönetim sistemi unsurlarının
yaşama geçirilmesi, düzenli ve
periyodik denetimlerin
sürdürülmesi, etkili ve amaca
uygun eğitim programlarının
uygulanması, doğrudan
mühendislik hizmetleridir.
TMMOB ve Odamızın açtığı davalar
sonucu söz konusu yönetmeliğin
11 maddesi Danıştay 10. Dairesi
tarafından iptal edilmiştir.
Yeni yasalar hazırlanırken yargı
kararlarının mutlaka gözetilmesi
gerekir. Ancak ülkemizde tersine
bir süreç yaşanmaktadır.
Şöyle
ki, Danıştay‘ın iptal kararından
sonra çıkarılan ve kamuoyunda
İstihdam Paketi olarak anılan
5763 sayılı "İş Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun" ile Danıştay 10.
Daire‘nin 2004 tarihli "İş
Sağlığı ve Güvenliği
Yönetmeliği"ni iptal eden
kararı, Danıştay 1. Daire‘nin
2006 tarihli "İş Sağlığı ve
Güvenliği Tüzüğü Taslağı"nı
Başbakanlığa iade eden kararı,
yine Danıştay 10. Daire‘nin 2006
tarihli "İş Güvenliği ile
Görevli Mühendis veya Teknik
Elemanların Görev, Yetki ve
Sorumlulukları ile Çalışma Usul
ve Esasları Hakkında
Yönetmeliğin" 11 maddesinin
iptali yönünde verilen kararları
ihlal edilmiştir. Yani, torba
Yasa ile Danıştay‘ın iptal
ettiği tüm hükümler yeniden
konulmuştur.
Bu yasa
ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat Yasasında
değişiklik yapılarak iş sağlığı
ve güvenliği alanı ve iş
güvenliği mühendislerinin
eğitimi piyasaya açılmaktadır.
Önceki yönetmelikte yer alan ve
Danıştay tarafından iptal edilen
"İş Güvenliği Uzmanlığı" bu
yasaya tekrar konulmuştur. Oysa
bu iş ayrı bir meslek değil, bir
mühendislik hizmetidir. İş
güvenliği mühendisliği ile
teknik elemanlığın aynı yetki ve
sorumluluklara sahip kılınması
kabul edilemez niteliktedir.
Değerli
Katılımcılar,
Uzun süredir tarafların görüşüne
açılan "İş Sağlığı ve Güvenliği
Yasa Tasarısı Taslağı"nda da
benzer yanlışlar
sürdürülmektedir.
Bu yasa tasarısı taslağında:
Mesleki yeterliliği Odasınca
denetlenen iş güvenliği
mühendisi kavramı, "Bakanlık
tarafından belgelendirilmiş
mühendis" tanımına indirgenerek,
Odaların görev ve yetkileri
dışlanmaktadır.
İşyeri hekimi, mühendis, teknik
eleman, hemşire ve diğer sağlık
personeline verilecek eğitim
hizmetlerinin satın alınması
öngörülerek mesleki
yetkilendirme konusu ticari bir
unsur olarak ele alınmaktadır.
İş güvenliği mühendisliği ve
işyeri hekimliği hizmetlerinin
işletme dışından satın
alınmasının önü açılarak bu
hizmetler danışmanlık hüviyetine
büründürülmekte, iş sağlığı ve
güvenliği alanının
piyasalaşmasının önü
açılmaktadır.
Bu yasa
tasarısında da KOBİ‘lerde ortak
işçi sağlığı ve güvenlik
birimlerinin kurulması
işverenlerin isteğine
bırakılmaktadır. Küçük
işletmeler için ortak iş
sağılığı ve güvenliği kurulları
tüm ısrarlara karşın, yine göz
ardı edilmiştir.
"İş Sağlığı ve Güvenliği
Kurulu"nu 50 ve daha çok sayıda
işçinin çalıştığı işyerleri,
yani toplam işyerlerinin % 1,5‘u
için geçerli kılmak, iş kazası
cinayetlerinin yaygınlaşmasına
göz yummak anlamına gelecektir.
Değerli
katılımcılar,
Bu ve benzeri nedenlerle yeni
Yasa Taslağına ilişkin TMMOB ve
Odamızın Bakanlığa ilettiği
öneriler ile iş güvenliği
mühendislerinin mesleki
bağımsızlığı taslağa
yansıtılmalıdır. Çünkü ilgili
yönetmeliğe karşı açılan davada
Danıştay, mesleki bağımsızlık
ilkesinin göz ardı edilmesini
hukuka uygun bulmamıştır.
Odamız, öncelikle İş Sağlığı ve
Güvenliği ile ilgili mevzuattaki
eksikliklerin giderilmesi
yönündeki çalışmaların
sonuçlandırılmasını, iş kazaları
ve çok önemli bir sorun olan
meslek hastalıklarına yönelik
önleyici yaklaşımlar
geliştirilmesini ve "İş
Güvenliği Mühendisliği"nin
çalışma yaşamının sorunlarını
çözümleyecek şekilde yaşama
geçirilmesini ısrarla
istemektedir. Zira iş sağlığı ve
güvenliği mevzuatında, sağlık
hizmetleri dışındaki tüm
hususlar mühendislik dallarını
ilgilendirmektedir. Mevzuatın
denetim ve uygulayıcılarının
ağırlıklı olarak mühendisler
olduğu gözetilmek durumundadır.
Sözlerime son verirken, Odamız
adına kongrenin
gerçekleştirilmesini sağlayan
Düzenleme, Yürütme ve
Danışmanlar Kurulları ile Kongre
Sekreteryasına, bildiri sunacak,
panel ve konferansta yer alacak
konuşmacılara, Adana ve
Gaziantep Şube Yönetim Kurulları
ve çalışanlarına, delege ve
izleyiciler ile katkıda bulunan
kurum ve kuruluşlara Oda Yönetim
Kurulumuz adına içtenlikle
teşekkür ediyor, etkinliğimizin
başarılı geçmesini diliyor,
saygılarımı sunuyorum."
|