Atılgan Bayar
12-13.03.2008
Türk Silahlı Kuvvetleri savaşıyor...
 
Farkında mısınız?
 
Kırlarda ve şehirlerde eli bebek kanına bulanmış teröristle savaşıyor.
 
Akademi'de 'ulus devlet' fikrini yıkmaya çalışan, derinliksiz ama uyanık propagandacılarla savaşıyor.
 
Internette, cep telefonlarında Kurmay Başkanı'na sutre gerisinden hakaret edenlerle savaşıyor.
 
Kıtalarda yoksullukla, yolsuzlukla, cehaletle savaşıyor.
 
Diplomasi masalarında, halkına başarısız gösterilmeye çalışılan bu devleti, bu çetin coğrafyada, bu kadar düşmanın arasında ayakta daim kılmak için savaşıyor.
 
Milliyetçi bir söylemle kamuoyu yoklayan, ama aslında hiç de milli olmayan iradelerin askerin iradesiyle yan yanaymış gibi gösterilmesiyle savaşıyor.
 
Kurmay başkanlığı önünde dağıtılan zarflarla savaşıyor.
 
Istihabaratçı subaylarını dinleyen, bu dinlemeleri kamuoyuna yayarak itibarını düşürmeye çalışan bilinmezlerle savaşıyor.
 
Dünyanın bilmem neresinde pişirilip, Türk medyasında servis edilen profesyonel
'news management' yöntemleriyle savaşıyor.
 
Islam'ı, faşizme dönüştürmeye çalışanlarla savaşıyor.
 
Her yediği lokmada, 'Tanrımıza hamdolsun, milletimiz varolsun' derken, kendisini dinsiz gibi göstermeye çalışan ihanetle savaşıyor.
 
Nükleer silahı ele geçirmesi an meselesi olan uluslaraşırı terörle savaşıyor.
 
Cephede düşmanla, içeride saftirikle savaşıyor.
 
Bazıları barış zamanı zannediyor...
 
Ama sayın bakalım, acaba bu ordu kaç cephede savaşıyor?
 
Barış zamanı Silahlı Kuvvetlerimiz yersiz asabiyet gösteriyor, diye düşünenler varmış.
 
Bu kadar cephede birden savaşılan koşullarda zerafetin bu derece yüksek dozda tezahürü ancak Türk Ordusu'nda mümkündür.
 
Bu millet, bu orduyla, ne kadar kıvanç duysa azdır.
 

sayfa başı >>